Sunday, June 24, 2007

Günlükten çıkan keyifli zamanlar...

Bu akşam yaşlanan { bilgeliği artan diyelim :) } günlüğümü karıştırırken bu konser bileti çıkıverdi sayfaların arasından...
Ne harika bir gece yaşatmışlardı bize, dün izlemişim gibi hatırlıyorum her anını konserin ve buraya yazıp yıllar sonra detaylardan kayıp varmı kendimi kontrol edeceğim :)

Başucu Konserleri 2004 yazında başladı yanılmıyorsam, benim gittiğimde ilklerden biriydi. Konser başlamadan önceki detaylar önemli, kızlardan kimse bu konsere gelmek istemedi kaçıramazdım tabiiki yalnız gittim. Birazda erken gitmişim, böylesine romantik bir konseri izlemeye benim gibi yalnız ve erken gelen bayanlar Harbiye Açık Hava'da minik adacıklar gibi görünmüştü gözüme...

Işıklar söndü, sahnede kenarda Z.Olcay sesleniyor içeri :)
- Bülent, çok kalabalıklar çok korkuyorum :)
İzleyicilerin ışıklar yanıyor,
-Bülent yalnız yapamiycam, çok kalabalıklar :) diyor...
Ağır ağır biricik Ortaçgil geliyor... Sahne şenleniyor ve başlıyorlar...

Önce 'Başucu Şarkıları' albümünden başlıyorlar...
Çaresizim, Pervane, Unutulur, El Gibi, Yalnızlar Rıhtımı, Kimse Bilmez, Oyuna Devam, ...
Ortaçgil şarkılarına yeni yorum getiriyor Z.Olcay... Zaten daha önce Yüzünü Dökme Küçük Kız'ı söylemişti... O'nun için çok özelmiş, benim için de öyle...

Yüzünü dökme küçük kız,
Bırak üzülmeyi
Yalnız sen misin bir düşün unutan sevilmeyi!

Her siyahın bir beyazı
Gecelerin gündüzü de vardır
Yüzünü dökme küçük kız

Kızma onlara
Yalnız sen misin bir düşün zincir oranda buranda

Her tutsağın bir kaçışı
Uykunun uyanışıda vardır..

Yüzünü dökme küçük kız
Yaşamın anlamını bul
Sonra dinle kendini
Yolunu bil

Her siyahın bir beyazı
Gecelerin gündüzü de vardır...

B.Ortaçgil

Sonra Z.Olcay klasikleri söylendi;
Yalnızlığım, Issız Kaldım, Dünden Sonra Yarından Önce, ...

Zamanın nasıl geçtiğini farketmemiştim bile, tek tek ve birlikte harika şarkılar söylediler...
Benim favorim Güller ve Dudaklar ile bitirdiler... Radyodan ekleyemedim o yüzden yine you tube dan video ekliyorum. Zaten bu çok eski şarkının klibi de çok özel, çünkü çekimlerde şarkının tamamını Z.Olcay tersten söylüyor ! Klipte herşey geri gidiyor dolayısıyla tek alternatif şarkının sözlerinin tersten okunması imiş ve bence çok başarılı...



Bu yaz kaçırılmaması gereken konserler var, bu ikilide onlardan biri bence...

İstanbul'da biz sıcakla boğuşacağız bu hafta...
~mrl~

p.s. söylenen şarkıların tabiiki hepsini hatırlamıyorum, 3 yıl önceymiş...
p.s.s. güllerde günlükten çıktı, harika kurumuşlar :)

Tuesday, June 19, 2007

Blogta bahar-yaz Barış bir arada...

Baharla birlikte blogta yenilikler istiyordum, bir türlü olmadı... Zaten haftada bir yazışımdanda anlaşılacağı üzere olamayacağı belliydi.
Sevgili
Ous yaza uygun yeni bir arka plan hazırladı çiçek - böcek güzel oldu... Çok teşekkürler Ousçum...Aylar önce kendine blog yaptı ama hiç yazmıyor, yazsa çok eğlenicez hemde çok... Yazmaya başla artık lütfen....

Ousla kahvaltıdan dönerken Barış Manço mırıldanmaya başladık, sonra you tubedan sevdiğimiz şarkıları bulduk. Güne güzel başladık böylece, nasıl özlemişim... Çok erken kaybettik Barış Manço'yu... Çok özel biriydi, şansımızdı bence...

Benim kadar özleyenler buyrun...
Bal böceği




Bir klasik, Kol Düğmeleri





Dönence



Sarı Çizmeli Mehmet Ağa




Osman, Bir Deli Oğlan




Sakız Hanımla Mahur Bey




Unutamadım (konser kaydı)




ve tabiiki GÜLPEMBE



Daha eklemeye devam edersem you tube'u taşımış olucam...

Barış Manço'nun cenazesine gidebilen oldumu bilmiyorum ama benim gördüğüm en özel törendi. Binlerce insan sadece onunla vedalaşmak için gelmişti... AKM' de olmuştu tören, girebilenlerle hınca hınç doluydu salon, giremeyen binlerce insan Taksim meydanında bekleyişteydi...
AKM' de Barış Manço son kez sahnedeydi, O'nu asla bu kadar erken bayrağa sarılı görmek istemezdik sahnede !
Salonda ise sadece hıçkırıklar duyuluyordu !
Onca insan hiç ses çıkmadı, tören başlamadan önce, tören sırasında, sonrasında ve saygı duruşunun sonunda sessizliğin içinde duyulan sadece hıçkırıklardı !

7'den 77'ye gönüllerde taht kuran bu özel insanı ben çok özlüyorum...
Çevremdeki çocuklara Barış Manço dinletiyorum... Onlara uygun ne çok şarkısı var...
MFÖ konserinde Mazhar'da çocuklara ''bizi dinletin'' dedi...

Üzmemişimdir kimseyi umarım...
~mrl~

Sunday, June 17, 2007

sürpriz ~ panik ~ temizlik ~ mutluluk

Annemin sürpriz haberiyle önce çok mutlu olup, ardından evin halini düşünüp paniğe kapılıp, yardımcımızın gelmeme ihtimali ile paniğim 10.000.000 ile çarpıldığında

'' aman canım herkes temizlik yapıyor, neymiş bende yaparım!! '' dedim...


Nerden bilebilirdim aslında temizliğin çok ciddi bir iş olduğunu, hatta sıralama gerektirdiğini !!


Cuma akşam telefonda sesim nasıldı bilmiyorum ama yardımcımız;


''- tamam sadece senin hatırın için'' dedi... O gelmese ben bitmişim... Bundan çıkan basit sonuç aslında benim asla iş yapmadığım :) Gurur duymuyorum ama sevmiyorum... Dolayısıyla evde bir ütü dağıda oluştu tabii :)


Birgün önce çok yorulduğundan bende ona yardım ettim, ve farkettim ki sporu çok ihmal ettim!!!


Bugün uykudaki kasların uyanması sonucu heryerim ağrıyor...


Cumartesi sabah 9:00 da başlayan temizlik operasyonu 17:30 da bitti... Bende eş zamanlı bitmiştim! Ne zormuş ! Aslında çok bişide yapmadım tabiiki :)


Annemler saat 19:00 da eve geldiklerinde bıraktıkları gibi bir ev buldular :) Temiz kokulu, tüm eşyalar bıraktıkları yerde :P

Babalar gününü ayrı geçirmemek harikaydı, Kaptan'ın Yerine gittik. Geçen yıl da babalar gününde ordaydık. Tek fark ailenin biricik aşkı Ege'miz annesinin karnındaydı :)
Böylece şap- şahane bir babalar günü geçirdik...
Tüm babaların babalar günü kutlu olsun :)
~mrl~

Monday, June 11, 2007

bu mudur? budur ... :)

Sadece haftasonlarını yazar oldum :)
Haftaiçi hem yoğun hem karmakarışık geçiyor, ama haftasonları öyle mi :D

Cumartesi günü yine Nonicimin telefonu ile başladı :) D-chic' te ondaydı ve ben kahvatının sonuna yetiştim... Sonra Sevgili Limon Ağacı ile tanıştık.... Bıcır bıcır ve çok eğlenceli bir limonumuz var artık :)


Akşamsa Nonicimle Kuruçeşme Arena'daydık.
Stomp'un gösterisi hiç beklemediğim kadar başarılıydı.


En çok varilleri ayaklarına giydikleri bu fotoğrafını bulduğum bölümü beğendim. Dev gibi görünüyorlardı :)


İçeri fotoğraf makinası alınması sözde yasaktı, birileri gayet flaşlı fotoğraflar çekiyordu...

Arasıra boğazdaki teknelerden gelen müzikler sessizlikteki ritmi bozsada Stomp'çular ritimlerinden hiçbir şey kaybetmediler. O kadar hızlıydılar ki sürekli yer değişip farklı bir nesne kullanıp tempoyu hiç düşürmediler...

Tabii boğaz harika esti, resmen donduk !


Pazar daha sürpriz oldu :)



Nonişin eski çalıştığı yerin piknik organizasyonu vardı. Piknik kısmını geçiyorum gecenin bonusu M.F.Ö !!!



Heryer çok kalabalıktı, Nonişin arabasını gelin çekin der gibi bir yere park etmiştik imkansızlıktan! Onu otoparka götürmek için çıktık ki çıkış o çıkış. Sahilde bulduk kendimizi :)

Küçük kendi halinde bir balıkçı bulup harika bir mola verdik. Dehşet bir trafiğin ardından alana geri döndüğümüzde ise Mazhar
'' Başlayalım bakalım '' dedi...
Süper süper süper...
Hiçbir şey kaçırmamıştık :)

Harikaydı performansları, Mazhar her zaman ki gibi grubun yaramaz çocuğu şeklinde sürekli muzurluklar yaptı... Hoplamalı, azmalı, coşmalı, zıplamalı, buruk olağanüstü güzel hiç ara vermeden 2 saat geçirttiler bize...
Final '' Güllerin İçinden '' Özkan'ın Bas gitarı konuşturması ile yapıldı...
Ben hayatım boyunca bıkmadan usanmadan bu harika adamları dinleyebilirim :)

Gecenin sonunda mutluluk sarhoşluğu yaşıyorduk :)

Herkese şap-şahane bir hafta diliyorum,
Canocum özellikle sana :)
~mrl~

p.s. Ne yazıkki fotoğraf makinem yanımda degildi :(

Sunday, June 3, 2007

coşmalı haftasonu...


Yine şap- şahane bir haftasonu geçirdim :)

Bu keyifli haftasonları bir mrl klasiği oldu, çokta güzel oldu :)


Cumartesi sabahı nonimin telefonu ile uyandım, ''-Güzelcehisar'a bruncha gidiyoruz hadi kalk'' dedi, tabiiki hemencik kalktım. d-chic ve noni beni almaya geldiler...

Cuma akşamı yaşadıklarının kritiğini yaparak bol kahkahalı kahvaltımızın keyfini çıkardık...

Nasıl güzel boğaz manzaramız vardı, merak edenler ve boğazı özleyenler için fotoğrafımızda var tabii :)


Cumartesi günü tam gaz devam etti, arada doktora uğranıp dikişler nihayet alındı...Buarada dikiş mikiş umursamayıp ince tapuklu terliklerimi giymekten geri kalmadım tabii :))


Günümüze renk katan minik detaylar oldu, bunlar aramızda kalsın dimi Nonicim :)

Zaten Noni çok heyecanlı, yarın yeni ofisinde işe başlıyor...


Akşamsa balık yemeye karar verip Bostancı sahilden nerde otursak orası mı burası mı derken kendimizi Tuzla'da bulduk :) Yine çok koyu bir sohbet, harika bir yemek ve dönüş vakti :)

7 gün 24 saat konuşacak birşeyler bulabiliyor olmamız çok keyifli...


Pazar günü ise şirket pikniğimiz vardı, hiç ama hiç beklemediğim kadar güzel ve ıslak geçti :)

Patronumuzun bir arkadaşının pek mütavazi denilemeyecek kadar güzel bir havuzu ve doğa manzarası olan evinin bahçesinde çok eğlendik...


Son saatlerden bahsetmem yeterli olacak, çimlerde yayılmış yatarken patronumuz böyle pinekliycekmisiniz, kimseyi havuza atmıyormusunuz dedi ve o cümlesini bitirdiğinde ben yerle temasımı kaybetmiş 1 - 2 - 3 şeklinde havada sallanmak suretiyle havuza atıldım :))


Tabii hiç rahatsız olmadım hatta çokta güzel oldu, kot ve t-shirt le yüzmek çok eğlenceli olmasada havuza hiç girmemekten iyiydi :) Patronumuz tedarikli geldiği için yanında bolca kıyafet varmış, ben nihayet havuzdan çıkınca penye bir elbise verdi hiç sorun olmadı böylece...

Zaten açılışı benimle yapıp sonra herkesi havuza attılar :)
Eve vardığımızda gayet normal görünüyorduk, ilerleyen saatlerde başımıza geliceklerden habersiz :) Lupitacımı B.Y. den çekinip sanırım havuza atmadılar, ama bir şekilde düşseydi daha çok eğlenicekti :P
Şirket organizasyonları genelde çok keyifli geçmez, ben su tabancası götürmeyi düşünüp fazla ıslak bulup vazgeçmiştim, bizimkilerdeki potansiyeli öngerememişim :)

Bol güneşli şap-şahane bir hafta diliyorum herkese...
~mrl~