Günler birbirini kovalıyor, ben işlerimi ve bazen birazda kendimi kovalıyorum...
Nasıl bu kadar çabuk geçiyor, hafta nerde başladı ne zaman bitti, Pazartesi nasıl oldu, Cumartesi hani kalmaya gelicekti yatçaz kalkcaz hep Cumartesi olucaktı ... ee hani :)
Yılların fantazisidir bu bende kalmaya gelen Cumartesi, haftanın en sevdiğim günü...
Dilediğin gibi sabahlarsın yayılırsın yayılmaz sokaklara çıkarsın, erken davranırsan alışveriş bile yaparsın :) Dağ tepe dolanırsın, dar bir yol görür nereye gidermiş dalar keşfedersin.. Tadından yenmez yani bu şahane gün.. Ama kalmayada gelmez bir türlü ... Söz konusu harika günde çok zamandır ne kadar güzel olduğunu unuttuğum bişey yaptım, kalamış parkında salıncakta sallandım :) Aynıydı herşey , ay yok değildi :) üzerimde mini etek ayağımda yüksek ayakkabı ile salıncak tepesindeydim, dolayısıyla atlayarak salıncaktan inemedim { ne büyük kayıp :) }
Babaannem hep derdi, kalbim 18 diye :) dolayısıyla ben hem anneanneden hem babaanneden gelen bu serseri 18 geni sayesinde daha çoook salıncaklar lunaparklar görürüm :) Pateni de unutmamak gerek Pazar günü 1 saatten fazla kaydım yine :))
Zaten çok fena tatil havasındayım, deniz çağırıyor... Lost izleye izleyemi böyle olduk nedir bilmiyorum ama ada yada heryer hiiiiç farketmez fena gidesim var... Nonicim'le gitmeye karar verdik ama bakalım nereye gidebilicez...Heran heryere gidebilirim, uzun kaybolursam kesin gitmişimdir :) Şahane bir gün batımı izlemek ve mümkünse denize girmek istiyorum...
Böyle hissetmemin sebebide sanırım bahar... Bu kocaman görünen minik papatya rüzgar yüzünden kıpırdadığı için yapraklarının uçları traşlı...
Yolun kenarında görmüş çekmiştim, şimdi ekranda büyütüp bakınca daha çok sevdim... Papatyalar tükenmeden çıkıp fotoğraf çekmek gerek...
Hafif serin nisan sabahları bana lise yıllarını, o zamanki azgınlıkları hatırlatıyor hep :)
Ne keyifli ne özel zamanlarmış :)
Herkese güzel bir hafta diliyorum, Pazartesi bitti bile :)
~ mrl ~