Sunday, December 31, 2006

ikisi bir arada... hmmm süper olacak demek :)



UPuZuN GöRüNEn aMa HeMEnciK BiteN '06 uĞuRLaRkEn, 07'i
BaYrAMMM TaDıNdA kARşILıYoRuZ.


TüM kALbimlE 07' dE kENdİ mAsALıNızI yAşAMaNıZı DiLiYOruM . . .

ben '07 için hiç yapamiycağımı sandığım birşeyi yaparak başladım...

Artık KARAMELİMMM...

Var mı ben de o yürek demiştim, varmış :))

Galiba çok abartmışım...Ama hayatımda ilk defa böyle bişey yapıyorum, senelerce kanıma girmeye çalıştılar kendi rengimi çok seviyorum deyip kaçtım...

ii ki kaçmışım, şimdi çok keyifliyim...

sevgiler

mrl

Friday, December 29, 2006

~minik~ sarı~kalp ısıtan~

neden bu kadar çok seviyorum bu titrek, zayıf,ufacık bir ''füüf'' le sönen ışık kaynağını ?
neden romantizm söz konusuysa onsuz olmaz?
yoksa bazı durumlarda mum gibi eridiğimiz, kalbimizin onun ritmine ayak uydurduğu ,bir '' füüf'' le onunla aynı kaderi paylaşacağımız için mi?




photo by
~mrl~

Tuesday, December 26, 2006

verdiği ve vermediği herşeye....


bugun bir huzursuz bir huzurlu salak saçma bir gundu...
aslında güzel başlamıştı, sabah odama güneş gelmişti yine.evden çıktığımda hala oradaydı sıcacık sarı...ve sarının aralarından kar atıştırıyordu.. ama ofisteki herkes ;
'' - ay bugun bitsede gitsek!! '' modundaydı; patron dahil :)
hergün olduğu gibi bugünde bitti, dışarı çıktığımdaysa ne kadar sakin ve huzurlu olduğumu farkettim.bayılıyorum bu huzurlu hissetme zamanlarına... (bazen özletiyor bu his kendini )
kar yağıyordu ,ellerimi açıp birleştirdim avucuma kar yağdı sonra onları havaya attım :)
kendi karını kendin yağdır şeklinde ben ve ben eğlendik :)

bu yalnız , sakin ve huzurlu iş çıkışı yürüyüşlerinde hani herşey düşünülürya bazen, öyle bişilere dalmış bulmuş kendimi...
verdiği ve vermediği herşeye şükrederken...!

verdiği harika aileye;
gözü tok , akıllı, elinden her iş gelen,sakin,hoş sohbet 60'ından sonra nette tavla oynayan, benim gibi bir kızı olduğu için normallerini maximum genişletmiş, adımı en güzel telafuz eden canım babam :)
asla enerjisi bitmeyen, gözümüzün içine bakan, çocukları için yapamayacağı hiç birşey olmayan, onu ne kadar çok sevdiğimi asla gösteremediğim canım annem :)

her koşul altında , her dakika aranabilen, tereddütsüz koşarak geleceklerine inanılan iki erkek kardeş :)

ve sonra bu harika çekirdek aileye verdiği sağlığa, huzura, mutluluğa, aileye katılan kardeş eşlerine, 102 gün önce gelen Ege bebeğime :) o bal böceğinin sağlıkla tombik tombik doğduğuna...

bana yıllarını vermiş ve hala veren , sadece gözlerle bile anlaşabildiğim ,yargılanmayacağını bilerek beynini kemiren herşeyi ama herşeyi anlatabildiğim harika arkadaşlarıma :)

sabah yataktan zor kalkıyor olsamda; benim yatağımın kolları var sabahları sarılıyor bırakmıyor bi türlü :) sevdiğim bir işim , eğlenceli çalışma arkadaşlarıma...

istediğim zaman paten kaymaya, yüzmeye , koşmaya gidebildiğime...

bu liste uzadı gitti...

vermediği listeyi düşündüm :)
oda sevindiriciydi...
kan aramıyorduk , aradığım günler oldu :( doktor araştırmıyorum,çok araştırdığımda oldu...
ödeyemediğimiz borçlar , yakacak sıkıntısı, ay başı geldi fatura dertleri vs. bin şükürki hiç olmadı...
aile özlemi yok... (Ege yi hergün özlüyorum o hariç)

büyük acilar yok! şok eden bir telefon! hayatı durduran bir haber!!

buda yaşandı ne yazıkki !! büyük ailemizde genç ölümü yaşadık biz!!! tarifi imkansız! kalbim sızlıyor hep onu düşündüğümde...Allah hiçbir çocuğu annesi babasından önce almasın yanına !!

başlarda çok istediğim, çok dualar ettiğim ve tüm bunlar gerçekleştikten sonra kurtulmak için çok daha fazla dualar ettiğim olaylar oldu !! sonra, hayırlısı demeyi öğrendim yaşlı insanlar gibi...
birde küçükken gıcık olduğum ''kısmet'' kelimesinin anlam ve önemini öğrendim :)

bu vermediği liste öyle uzuyorki, burada yazılamayacak detaylarla dolup taşıyor...
elbette verdiği listem de çok uzun ve çok kıymetli...

işte bu yüzden ben hep verdiklerine ve vermediklerine ayrı ayrı şükrediyorum...

gönülden dilediğim herşey gerçek oldu bugüne kadar :)
ve sonra birşey daha öğrendim;

** dileklerinize dikkat edin, gerçekleşiyorlar**

~mrl~

Sunday, December 24, 2006


# merry christmas for everyone #

Saturday, December 23, 2006

malum son...

bazen ne kadar klasik davranıyoruz :)


hayatımı değiştiremiyorum o zaman tek adres var....


doğruuuu kuaföre :)))


çok heyacan, deli endişe, az hüsran, malum hayal kırıklığı


ama yinede


'' - ellerine sağlık kuaförcüm çokk şahane oldu ''


deyip bağdat caddesinde sanki bütün vitrinlerde seni ilgilendiren bişi varmış gibi bakınan bir hatun :))


ne o !! sadece saçlar gitti...


yere düşenlerin ardından hüzünle bakıldı :) ama olsundu...

çooook ta radikal bir değişiklik istiyorum ama varmı bende o yürek , görücez...


hé eğer varsa sizede göstericemmmm :)))


mrl

Monday, December 18, 2006

deniz kokusu getiriyorummm....


bazen o küçük sandalla kaçmak istiyorum, bir hatırlasam onu nereye bağladığımı !!



sığamayınca hiçbiryere, dar gelince heryer, keyif vermeyince boğaz,yetmeyince dalgalar sandalın ipini çözmek gerek...aman aa kürekleri unutmadan, uyunca arsız rüzgar dalga ikilisine çıkılmıyor işin içinden... sonra yetmiyor , olmuyor çığlıkları yükseliyor...



oysaki ne eğlencelidir o arsız ikiliye uymak :)


adidirler ama , faturayı sonradan gönderirler! öyle ağırdır ki o fatura...

gelemeyişi ağırlığından mıdır, senin posta kutuna uğramamandan mı !!çözene kadar olanlar olur zaten...


.. ama yine de deniz kokusu taşımak istiyorum ben çantamda ...



ve işte bu yüzden sanırım kısa bir süre için,

kapalıyız...

mrl

p.s. depresyon değil, kısacık bir süre sadece

p.s.s. fotoğraflar yine caddebostan...

Wednesday, December 13, 2006

yalnızlık sona erdi ...


benim tatlı hizmetçi trolüm tam 11 yıl yalnızdı...93 ' te almıştım onu.. hatırlayan vardır kesin ne kalabalık bir aileye sahipti bu minikler...bayılmıştım pembe saçlarına mavi elbisesine ve tabii hizmetçi oluşuna çok üzülmüştüm..çok uzunca bir süre çantamda benimle heryere gelmişti,sonrasında ise başucumdaki rafımda , hergun görebildiğim bir yerde durdu...
birgün çok çok özel biri bana bir paket verdi..paketi açtığımda koptum :) ne mutluluktu...
bir şovalye !!!tek ayakkabısı yok ama olsun o bir şovalye...

herkesin özlediği şovalyesine kavuşmasını diliyorum :))

mrl


p.s. fotoyu küçültmedim ,tek ayakkabı yok...isteyen görebilir..

Monday, December 11, 2006

... offf.... hard disk!!






küçüklüğümden kalma bir hayalim var benim,sıkıntı zamanlarını hard diskten silmek :)



saçın kenarında kolay açılır biryerde minik bir soket...istediğini yükleyebildiğin gibi istediğini anında silebilicen!! yada seni üzen birini elini şakağına götürüp ''_ silerim bak !! '' diyebilicen ,

ay şimdi daha çok sevdim bu fikri... :))


benim hard disk te tek renk hakim olurdu...


pink pink pink pink pink yine pink buda pink... pinkiminki leri bile tutmazdım.



aslında zaten ii bir hard diskim var, beni üzen şeyleri bir zaman sonra siliyor.kırgınlığı hatırlıyorum sadece, öfkeyi, günler süren ağlamaları siliveriyo... tabii madalyonun diğer yüzü olayı var atladığım ; ii gibi görünsede çok ii bişi diil bu.. aldığın darbelere karşı aşılı olamamaya sebep oluyor! eh buda benim hard disk fantezimi kendim çürütmem anlamına geliyor..


hiç hakkı yenemiycek kadar sağlam polyannayımdır aslında...eski dost canan çok dalga geçerdi benim bu durumumla ve harika bir benzetmesi vardı, yine polyannanın adı geçen ama burada yazılmaz şimdi çoook ayıp :)


abuk şeylere üzüldüğümde dışarı çıkıyorum ben... öyle şeylere rastlanıyorki günlük hayatta hemen farkedebiliyorsun gerçek sıkıntı üzüntü problem çaresizlik nasıl sarsıcı ve hayatta kalmayı güçleştirici...!!


ağlayarak çıktığın yürüyüşten kalbindeki daralma sakinlemiş, içinde dışarı çıkmaya çalıştığı hissi veren yaratık kaybolmuş , hafif salaklaşmış ama biraz olsun huzur bulmuş dönersin... baktın olmuyor gidersin deniz kenarına takarsın güneş gözlüğünü şişene kadar ağlarsın :))

en sevdiğim sahil...
caddebostan...

birazda yaşımızın ilerlemesiyle alakası var tabii, bu bazen çok anlamsız bazen az anlamlı sıkıntılarla başedebilmemizin... yani aynada yeni bir kırışıkla tanışırken çok hayıflanmaya gerek yok, yaşamdan bir sıkıntıyı sepetlerken minik bir çentik yemişizdir...
<>

Canım Es' im bana bu tiger' ı almış ...

üzüntü zamanlarında tiger'ın ii bir arkadaş olduğunu düşünüyor Es...

artık benimde var,mavi kelebek kalpli ; ofiste camda :)
mrl







Wednesday, December 6, 2006

ege bebeğim bal böceğimmm



15 Eylül 2006

Nasıl heyecanlı nasıl mutlu nasıl meraklı... tarif etmek imkansız bu bekleyişi...

Doğmadan aylar önce adı konmuş, e-mailleri alınmış (hala kopmuş ;gmail,hotmail, Allah ne verdiyse, mailsizmi kalsın bebeğim)

Derken bal böceğim geldi...



Dünyanın en güzel kokan ayakları ...


Ben bu ayaklara bayılıyorum :))) Biraz büyüsün pis kokuo oyunları oyniycaz :))



Bu da cumartesi gecesini bebeğimle geçirdiğim bir pazar sabahı fotoğrafı..


O mışıl mışıl uyudu bense yanında dolandım durdum.Sabah 04:30 da karnı acıktı, annesi uyarmıştı zaten 4'te acıkır şeklinde..Bastı yaygarayı tabii ben mamayı hazırlayana kadar sonra cok cok cok sesleri arasında biberon bitti, uykuya devam...Sabah 06:30 uyanma ve dünyanın en güzel ilk gülücüklerinin zamanı :) Altı temiz karnı tok ve halanın kucağında sabah dansları...



Bebek kokan bir evde hiç uyumadan hayran ve aşık bir gece geçirdim...
mrl

Tuesday, December 5, 2006

sessizlik....


Bazen ne şahanedir sessizlik...

Çoğu zaman uykuda derim ben sessizliği sakinliği hatta huzuru anlatmak için...Hele denizin uykusu ! Huzura ihtiyaç varsa onun uyuması çok keyiflidir. minicik bir hareket yaratmak için minicik bir taş hatta minicik bir damla yeter görmek istediğin yuvarlak halkaları oluşturmaya...

Bu fotoğrafta denizin mışıl mışıl uyuduğu bir Altınoluk gününden.(normalde asla uyumaz bu deniz, hep kudurur! lanet edersen orda olduğuna ama bazende bebek olur aşık eder kendine)


Bu uyku zamanlarında dip dalgası denizin ninnisini söyler :) Tam kıyıda küçücük görünen ve çok az duyulan, şıkırtıyı andıran dalga oluşur ve tabii mutlak sessizlikte duyulur.. Nasıl severim o sesi..Şimdi bu ses midir sessizlik midir? Yoksa sessizliğin içinde farkedilmeyi bekleyen armağanlar mıdır?

Nasıl özledim sıcak taşlara yatıp bu sessizliği ve armağanlarını...

Gecede, gündüz çıplak ayakla basılamayacak kadar ısınan taşların (ben basamıyorum asla) üzerine yatıp gökyüzündeki şovu izlemek :) Her kayan yıldızda ;

''_ evet bu çok büyüktü bu defa olacak.'' deyip en kıymetli dileğinle vedalaşmak...


Bu sessizlikten sonra hava bir patlar Kaz Dağlarında deli bir yağmur başlar... Kıyıdan dağ görünmez olur!! Gökgürültüsünden korkmayıp biryerlere saklanmayanları bu yağmurdan sonra bir sürpriz bekler :))





İşte bu da deli bir yağmur sonrası tam 180 derece ve 2 tane gökkuşağının fotoğrafı.Bulunduğum açıdan kadraja sığmadı ne yazıkki tamamı... İdare etçez artık...


Hé bir de tabii o yağmur kokusu...


of ortaçgil dinleyesim geldi... deniz kokusu ...


Aslında ben sessizlik diyordum :) İlk fotoğraf yüzünden girdi araya bu Altınoluk... sessizliğin sesi diyorum ben o fotoğrafa (buda ortaçgil'den)

sessizliğin sesini sevsemde , kendisini çok sevmiyorum...

sessiz kalmamanız dileğiyle..

~ mrl ~

Monday, December 4, 2006

magic

Çok seviyorum ben güneşin denizin üzerindeki dansını :)

Asla kestiremiyorsun ikinci beşinci altıyüzüncü sekizmilyonuncu ışığın nereden pırıldayacağını ... ve çok şanslıyımki o pırıltıların arasında bir fotoğrafım var artık :)

Paltolu günlerde denizli pırıltılı bir fotoğraf ...
hep çok sevdim zaten fotoğraf çekmeyi, hiç doymadan ard arda her kareyi yakalamak ! özlem dolu vakitlerde birbir onları geri getirmeye çalışmak adınamı yoksa bu çaba... ! Olmak istediğimiz yaşa geri gitsek... ı ıh... bişeye benzemezdi...

Ama bebek fotoğrafı çekmenin keyfi bambaşka.Zamanı geri getiremesekte o şeker böceklerinin fotoğrafları gerçek bir güneş olur , herdaim kalbini ısıtır :) Benim ilk gerçek aşk böceğim galiba cücü'ydü... Sarı lüleli bambam :)

Hiç doyamam ben bebek - çocuk fotoğraflarına... Eh doğmamış bebeğine birşeyler alan biri doysa şaşardık sanırım :)))

mrl

selammm,
Yazmak benim icin hep cok eglenceliydi...10.000 yildir gunluk yazardim, yakin zamanlarda yazmaz olmustum ...
Bir sekilde yeniden yazmak sanirim cok keyifli olacak :)
Daha onceleri yazdiklarimi kimseler okuyamazdi sifreli yazdim hep :)) zaten amaçta okuyamamalarıydı...
{kimse okuyamadı hi hi hiii}
Bu yazma derdine dusmekte sanirim yenilik ihtiyacina yenildigim icin basladi...
Bakalim gelen gunler nasil olacak, yasam daha neler getirecek...
Yani hepberaber hosgeldik :))
mrl