Bazen ne şahanedir sessizlik...
Çoğu zaman uykuda derim ben sessizliği sakinliği hatta huzuru anlatmak için...Hele denizin uykusu ! Huzura ihtiyaç varsa onun uyuması çok keyiflidir. minicik bir hareket yaratmak için minicik bir taş hatta minicik bir damla yeter görmek istediğin yuvarlak halkaları oluşturmaya...
Bu fotoğrafta denizin mışıl mışıl uyuduğu bir Altınoluk gününden.(normalde asla uyumaz bu deniz, hep kudurur! lanet edersen orda olduğuna ama bazende bebek olur aşık eder kendine)
Bu uyku zamanlarında dip dalgası denizin ninnisini söyler :) Tam kıyıda küçücük görünen ve çok az duyulan, şıkırtıyı andıran dalga oluşur ve tabii mutlak sessizlikte duyulur.. Nasıl severim o sesi..Şimdi bu ses midir sessizlik midir? Yoksa sessizliğin içinde farkedilmeyi bekleyen armağanlar mıdır?
Nasıl özledim sıcak taşlara yatıp bu sessizliği ve armağanlarını...
Gecede, gündüz çıplak ayakla basılamayacak kadar ısınan taşların (ben basamıyorum asla) üzerine yatıp gökyüzündeki şovu izlemek :) Her kayan yıldızda ;
''_ evet bu çok büyüktü bu defa olacak.'' deyip en kıymetli dileğinle vedalaşmak...
Bu sessizlikten sonra hava bir patlar Kaz Dağlarında deli bir yağmur başlar... Kıyıdan dağ görünmez olur!! Gökgürültüsünden korkmayıp biryerlere saklanmayanları bu yağmurdan sonra bir sürpriz bekler :))
İşte bu da deli bir yağmur sonrası tam 180 derece ve 2 tane gökkuşağının fotoğrafı.Bulunduğum açıdan kadraja sığmadı ne yazıkki tamamı... İdare etçez artık...
Hé bir de tabii o yağmur kokusu...
of ortaçgil dinleyesim geldi... deniz kokusu ...
Aslında ben sessizlik diyordum :) İlk fotoğraf yüzünden girdi araya bu Altınoluk... sessizliğin sesi diyorum ben o fotoğrafa (buda ortaçgil'den)
sessizliğin sesini sevsemde , kendisini çok sevmiyorum...
sessiz kalmamanız dileğiyle..
~ mrl ~